Bir güzeli sevmiştim, ne kadar güzel şey sevmek...
Sevgi güzel şey, sevilenler de güzel...
Ama artık sevmiyorum...
Sevmeyeceğim artık...
Lakin o güzel, hala güzel...
Alamıyorum gözlerimi güzelliğinden...
Lütfen gözlerimi, gözlerimi geri ver!
Zafer-Banu-Hülya [1976] - Kara Kara Badem Gözler
Bu şarkıyı otogara giderken, servis aracının radyosunda duydum ilk kez. Biraz araştırdım, ( google sağolsun o benden önce araştırmış :) ) çukulata sevgilim parçası da bu arkadaşlarla meşhur olmuş zamanında. Bu arada blogumuzun gizli yazarlarından bir arkadaşımız tüm interneti hackleme rekoru denemesinde(!) tüm internet kullanıcıların ağına düşürmüş, aman dikkat :P kendim gördüm msn'inde öyle yaziyordu *** 3 kişiyi ağına düşürdü diye. Keyifli dinlemeler. Emek, çaba onların, teşekkürleriniz de onların olsun.
Zafer-Banu-Hülya [1976] - Kara Kara Badem Gözler
Kara kara badem gözler
Hep yaşla dolmuş
Al al elma yanakların
Uzun uzun kirpiklerin
Yeter artık çektiklerin
Gül yüzün solmuş
Gül yüzün solmuş vay
Kara kara badem gözler
Hiç gülmez olmuş
Ellerimde duran elin
Ne de güzel ince belin
Beni yakan tatlı dilin
Söylemez olmuş
Söylemez olmuş vay
Kara kara badem gözler
Kurbanın olam
Yanıma gel gir koluma
Yeter artık düş yoluma
Her derdin dök kuluna
Dermanın olam
Dermanın olam vay
Kara Kara Badem Gözler
Söz-Müzik: Müjdat Akgün
Düzenleme: Feridun Erginer
Zafer-Banu-Hülya [1976] - Kara Kara Badem Gözler
Kara kara badem gözler
Hep yaşla dolmuş
Al al elma yanakların
Uzun uzun kirpiklerin
Yeter artık çektiklerin
Gül yüzün solmuş
Gül yüzün solmuş vay
Kara kara badem gözler
Hiç gülmez olmuş
Ellerimde duran elin
Ne de güzel ince belin
Beni yakan tatlı dilin
Söylemez olmuş
Söylemez olmuş vay
Kara kara badem gözler
Kurbanın olam
Yanıma gel gir koluma
Yeter artık düş yoluma
Her derdin dök kuluna
Dermanın olam
Dermanın olam vay
Kara Kara Badem Gözler
Söz-Müzik: Müjdat Akgün
Düzenleme: Feridun Erginer
Elveda
Çoğu zaman aklımızdadır ama bir türlü diyemeyiz son sözü. Gönlümüzdedir sevgimiz, belki üzeri tozlu belki sonbaharın dökülen yaprakları ile kaplı. Bilirsin, söylemeli. Bilirsin, içinde kalmamalı bilmeli. Ölüm kapını çaldığı vakte kadar beklersin, hâlâ vakit vardır çünkü. Ölüm kapını çaldığında anlarsın artık geç kaldığını. Duyduğunda artık geç kalmışlığın yüzüne çarpar soğuk bir rüzgar gibi, hissettiğinde yokluğunu geri gelmeyecek şeylerin içinden gittiğini anlarsın. Sağlık-sıhhat, gençlik-güzellik, güç-kudret, mal-mülk, iktidar-itibar, hepsi boş... bin ezber etsen de ilk defa karşılaşıyor gibi sendelersin ölümle yüzyüze geldiğinde. Tüm lezzetler yarıda kalır, tatlı anların acılaşır. Bin ahın içinde yüzlerce keşke taşır ölüm. Her canlının tattığı ekşi şuruptur ölüm, biraz keskin olsa da tadı, illa ki madde boyutuna olan bağlılığımızdan kurtaracak, serbest bırakacaktır ruhu.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...Mekânın cennet, ruhun şâd olsun sevgili dayıcım.
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)