asım abi daha iyisini yapar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
asım abi daha iyisini yapar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Türkler uzaya giderse ne olur? Alo Hüstın! :)

Türkler uzaya giderse olası muhabbetler:

1. Houston, Ahmet kalemimi aldi vermiyor.

2. Houston, abi uykum kaçti ordaysanız muhabbet edelim.

3. Houston…
Evet?
Deniyorum abi orda misiniz diye. yok bi sey.

4. Hüsto abi ruslarla kenetlenme olayi vardi ya.
Evet canim vardi, burda yaziyo raporda.
Hah iste mehmet ruslara nah yapti camdan,herifler kenetlenmeyiz diyo.
Aferin canim.. ben ariyorum konsolosu.

5. Houston, amirim diyo ki bi kisi daha yollicakmisiniz boyle okey oynayamiyomusuz.
Tamam raporunuzda belirtin siz.

6. Deneme 1..2.. deneme.. puff pufffff
Yuzbasi volkan napiyorsunuz?
Bi karisma be guzelim. benim dayioglu tesisatcida calisiyo. biliyoruz da yapiyoruz.

7. Hüstiiiinn, lan biz hakkaten uzayda miyiz simdi?
Apollo 31, onaylandi.
Ba ... koym teknolojiye bak bee.

8. Houston we have a problem.
Nasi guzelim? Neyini kurcaladiniz yine aletin? Ellemeyin arkadasim her yerine. Bana zimmetli alet ben ugrasicam sonra.

9. Houston gemi kontolden cikti. ne yapmam gerekiyor simdi.
Orda ana panelde kirmizi bir dugme var goruyor musun?
Evet goruyorum.
O dugme sana girsin. ahahah
10. Houston, fener maci kac kac?

11. Hauston.
Yine ne var?
Ne guzel ismin varmis senin be. hey allahim be..

12. Hauston, kina gecesi ne zamandi

13. Apollo 31 napiyosunuz orda bu duman da ne?
Mangal yakiyoruz guzel kardesim. hapla olmaz ki bu beslenme isi bilememissiniz siz.
Karbonmonoksitten zehirlenme ihtimaliniz var, derhal sondurun.
Delikanli adama bi sey olmaz.

14. Hauston, cekirdekleri nereye atayim?
Sagda bi boşluk var .
Oeaehae yok oldu bu hauston. David copperfield gibi it oglu it .


15. Huston…Abi oyun yok bu alette ?!?
Anlaşılmadi kaşif 12..
Yok abi ha$im diil.. Şevki ben.. hani tanişmiştik kokteylde..
Ne diyosun kardeşim ?
Oyun diyorum abi.. Af buyur kicikirik telefonlarda bile snake, var, raket var.. ayip valla

Çikip istop oynayin siz, anca keser.. hadi bakim..

16. Houston, sanirim koaksiyel atesleme sisteminin duplikasyon bolumunde yakit sikismasindan kaynaklanan bir hata var.
Gemi gidiyor mu genç?
Onaylandi houston.
Devam et o zaman devaaam.

17. Houston, usudum olum ben gunese yaklasicam biraz.
Apollo bu cok tehlikeli yapma. gemiye zarar verebilirsin.
Hey mina koym ne degerli geminiz varmis skicem yaa.

18. Yuzbasi volkan geminin yuzeyinde napiyorsun durumunu bildir hemen?
Hoca daraldim gezinmeye ciktim biraz.
Dikkatli ol en ufak hatada gemi yuzeyinden kopabilirsin.
Ooo iyice cocuk yaptiniz hoca siz de bizi.Olmuyo boyle.

19. Houston, usta telefon cekmiyo mu burda? Hatuna msj aticaktim soz vermistim.
Olumsuz apollo.
Ya arkadasim cekmiyo de, telefonun bozuktur de. Olumsuz ne oluyo oyle. Ben seni biliyorum sen beni biliyosun. Ayip yani.
20. Alo hüston. Kıble ne tarafta kaliyo simdi ?

21. Yuzbasi volkan ne yapiyorsunuz!!??
Cam aciyorum abi sicak oldu cok burasi.
Cam actiginizda basinctan olusan girdap molekullerinize ayrilmaniza neden olabilir.
Haaa dogru.


22. Hüztin, simdi bu alet isik hizina cikabiliyo mu. Zaman makinasi tadi yasayabiliyoz mu bununla? Hani diyorum 2-3 at yarisi falan yapsak.
Hayir zaten oyle bir sey mumkun olsay
di bile buna izin vermezdik, zaman kirilmasi olurdu.
Baba neyi kirdiysak oderdik parasini. Şimdi kesin olmuyor mu o olay?
Olumsuz.

23. Houston su jupiter warya,
Heeeeeee.

Sana girsin ohaohahah , kizdin mi?

Yooooo.
O zaman satrun de girsin uhe uhe uheheheh. HE HE HEEEEEEE






Firefox'ta arama sonuçlarını yeni sekmede gösterme

Bir firefox kullanıcı olarak, yaptığım aramların sonuçlarını aynı sekme üzerinde görütülenmesi beni rahatsız ediyordu, biraz araştırım ve arama sonuçlarının yeni sekmede gösterilmesini sağlayan ayarı buldum.

Bunun için arama yaparken ALT+ENTER tuşlarını kullanmak aramları yeni sekmede görütüleyecektir ama kalıcı bir çözüm için aşağıdaki kolay adımları takip edin.



1. Firefox'un gizli hazinesi olan bölüme girmek için adres satırında

about:Config

yazıyoruz.

2. Filtre kısmına aradığımız satırı bulmak için aşağıdaki satırın tamamını ya da bir kısmını yazıyoruz,

browser.search.openintab



aradığımız satırın varsayılan değeri FALSE onu bir tık ile TRUE yaparak işlemimizi bitiyirouz. Hepsi bu kadar (:

F klavye mi, Q klavye mi? Türkçe hangisinde daha hızlı yazılır?

F klavye mi, Q klavye mi? Türkçe hangisinde daha hızlı yazılır?
Bilgisayarınızın başına geçtiğiniz zaman, eğer Q klavye kullanıyorsanız, serçe parmağınız "A" harfine basarken her zorlandığında "bu benim klavyem değil" diye düşünün. Ne "A" olması gereken yerde, ne "K", ne de "S"...

Dizüstü bilgisayarımın kapağını her açtığımda, "3" harfi tam ortaya kurulmuş, sanki alay edercesine bana bakıyor Gözlerimi kaçırmak ne mümkün? Tam ortaya kurulmuş, hak etmediği mevkiye güçlü bir tanıdığı sayesinde, emek sarf etmeden gelenlerden biri gibi... Orada olması gereken, en çok işimize yarayan "A" harfi, saygısızca bir kenara itilmiş. Oysa yapılan araştırmalar gösteriyor ki; "A" harfini "J" harfinden yaklaşık 1000 kat fazla kullanıyoruz. Şaka gibi değil mi?

Türkçemize en uygun klavye olan "F Klavye" neredeyse tarih olmak üzere... Önemsiz gibi görünüyor değil mi? Ne kadar önemli olduğunu, araştırmamızı okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız...




Şu an bilgisayarlarımızda kullandığımız klavyelerle tanışıklığımız eskiye dayanır. Bugünküler nasıl sessiz sedasız yazıyorsa, daktilolarla birlikte hayatımıza giren eski klavyelerimiz o kadar ahenkli seslere sahipti. Üst tuş sırasının ilk harfiyle anılan klavye tiplerinde ilk önce Fransızların "A klavye"sini kullandık, onları hatırlamak için epeyi yaş almış olmak gerek. A klavyede, harflerin dizilimi Türkçeye uygun değildi. Daktilo kullanımı arttıkça yazmayı kolaylaştırmanın yolları aranmaya başlandı. Hele bir kişi, İhsan Sıtkı Yener, bu işe baş koymuştu. 1930'lu yıllarda, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmamış, değişik harf dizinleriyle oluşturulmuş yabancı daktilo klavyeleriyle çalışma sıkıntılarını giderme konusunda çalışmalarına başlamıştı. Daktilo konusunda eğitimli bir insandı.

Yener, 1925 yılında Afyon'da doğmuş, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni 1946 yılında bitirdi. 1946'da Sultanahmet Ticaret Lisesi'nde Stenografi, Daktilografi ve Meslek Dersleri öğretmenliğine başladı. 1955�1956 yıllarında Ticaret (ve Turizm) Yüksek Öğretmen Okulunun, 1959�1965 yıllarında ticaret liseleri ve sekreterlik okullarının yönetmelik ve müfredat programlarını hazırlayarak kuruluş ve geliştirme faaliyetlerine katıldı. 1957'de gittiği ABD'de New York Üniversitesi'nde, "Business Administration" bölümünde Ölçme ve Değerlendirme'de master; 1958'de aynı üniversitenin "Business Education" bölümünde Eğitim Metotları, Araştırma-Geliştirme'de doktora yaptı.

TAM BİR TÜRK STANDARDI


İhsan Sıtkı Yener, 1946'dan itibaren Türk dilinin özelliklerine uygun, standart bir klavye geliştirilmesi için resmi makamlara yazılar yazdı. Onlardan "Bilimsel bir klavye yapın, sizin yaptığınızı kabul edelim" cevabını aldı.

İhsan Sıtkı Yener başkanlığında, yabancı uzmanların da bulunduğu bir komisyon kuruldu. Türkçede kullanılmakta olan tüm kelimelerin istatistiği, TDK kılavuzundan yararlanılarak çıkarıldı. 29 934 kelime içinde hangi harften kaçar adet bulunduğu tespit edildikten sonra, parmakların fiziksel güçleri ve hareket özellikleri esas alınarak harf tuşlarının sıralaması yapıldı. Ellerin kullanım yüzdesi de hesaba katılarak yapılan klavyede sol el, yaklaşık yüzde 49, sağ el de yüzde 51 oranında kullanılacak şekilde harfler yerleştirilmişti. Türkçenin fonetik özelliğine uygunluk açısından sesli harfler sol elde toplandı.

Bu yeni uygulamaya devlet de destek verdi. Bilimsel temellere dayalı ölçünlü bir Türk klavyesi geliştirilmesi amacıyla oluşturulan "F klavye", 20 Ekim 1955'te "Standart Türk Klavyesi" olarak onaylandı. F Klavye, 1963 yılında "Bundan sonraki ithalat, standart Türk klavyesine uygun olacak" maddesiyle Gümrükler Kanunu'na eklenmiş, 1974 yılında da Türk Standartları Enstitüsü tarafından "zorunlu standart" olarak kesinleştirilmişti.

ELİMİZE, DİLİMİZE EN UYGUN KLAVYE

" F klavye" hazırdı. Türkiye'de o zaman 40 bin kadar yazı makinesi vardı. Türkiye'nin geleceği düşünülürse bu, gözden çıkarılmayacak bir rakam değildi. Türkçeye en uygun tuş dizilimi olan F klavye (pek çoğunun dediği gibi "Ef klavye" değil, harflerin Türkçe okunuş biçimine göre "Fe kılavye") uzun çalışmalardan sonra daktilolarda en kolay, en hızlı ve hatasız yazı yazmak amacıyla üretilmişti.

Türkçede çok sık kullanılan seslerin karşılığı olan harfler "F klavye"de kolayca ulaşılabilecek yerlere yerleştirilmişti. Türkçedeki harflerin kullanılma oranlan, ünlü-ünsüz ses ilişkileri, hece ve söz yapısı, parmakların kuvvet, yetenek ve işleklikleri göz önünde bulundurularak üretilmişti. Türkçe sözlerde çok sık kullanılan seslerin karşılığı olan harfler, bu klavyede en kolay ulaşılabilecek yerlere serpiştirilmişti. Türkçenin sesçil (fonetik) özelliğine uygunluk açısından F klavyede sesli harfler sol elde toplanmıştır.

Yaklaşık 30.000 Türkçe sözün ölçü alındığı bir değerlendirmede Türkçede en çok kullanılan harfler olan, "A" 26.323, "E" 16.308,"K" 13�542, "İ" 13.384, "M" 11.263, "L" 10.496, "T" 9.669, "R" 8.698 kez geçmekteydi. Bu oran göz önünde bulundurularak söz konusu harfler, F klavyede yerlerini almıştı. Bilgisayarlarla birlikte hayatımıza "O. klavye" girdi. O. klavyede en çok kullandığımız harfler, tabiri caizse, klavyenin en ücra köşelerine dağıtılmıştı. "A" harfi sol elin serçe parmağına düşmüştü, en zayıf halka. Buna karşılık, Türkçede 30.000 sözde sadece 125 defa geçen ve en az kullanılan harf olan "J", O. klavyede Türkçede en fazla kullanılan ünsüzü olan "K" harfinin yerine kurulmuştu.

1956'dan itibaren uluslararası daktilografi yarışmalarında Türkiye 28 defa dünya birincisi olmuş ve 14'ünde de dünya rekorunu kırmıştır. Türkçede genel olarak sessiz harfler ve sesli harfler kelime / cümle içinde hemen hemen eşit sayıda bulunduğu için, klavye bu harfleri her iki ele de eşit miktarda dağıtır. Her iki elimizin en çok çalışan 3'er parmağına denk gelen tuşlardaki harfleri yüzde 45 oranında kullanmak varken, neden bizim için daha zor ve yavaş yazmayı sağlayan İngiliz dilinin Q. klavyesini kullanalım? Dünyada bir yazı birliği sağlamak gibi gerekçeler, burada anlamını yitiriyor. Dil birliği yoksa yazı birliği de olmaz. F klavye sistemini iyice öğrenen bir kişi, önünde O. klavye bile olsa, onu "ayarlar"dan F klavyeye çevirip kullanabilir. Tıpkı daktilo kuşağı olarak niteleyebileceğimiz büyük bir kesimin bugün yaptığı/ yaptığımız gibi...

A KLAVYENİN TARİHÇESİ

Dünyada Q. klavye olarak bildiğimiz tuş dizilimi aslında daktilonun icat edildiği ilk günden beri değişmedi. Neden tuşların bu şekilde dizildiği konusunda çeşitli rivayetler olmasına rağmen şimdilik en yaygın kabul gören hikâye şu: Yazı makinesinin mucidi olan Christopher Latham Sholes, 1867'de cihazın patentini alarak ilk çalışan örnekleri ortaya koyduğu zaman cihazın tasarımından kaynaklanan mekanik bir sorunla karşılaşır. İcat ettiği yazı makinesinin, harfleri kâğıda basmak üzere kullandığı mekanik harf kolları, kapalı bir kutunun içinde yer almaktadır ve iki kol birden kâğıda doğru havalanınca içerde sıkışmaya neden olmaktadır. Sholes bu problemin çözümü için, kullanıcının yazım hızını yavaşlatmak üzere harflerin yerlerini alabildiğine karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zor ulaşabileceği yerlere yerleştirmeyi uygun görür ve Q. klavye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkar. O. klavye 1873'te daktiloların hızlı yazma nedeniyle sık sık bozulmasına çare olarak bir mühendisliğe aykırılık abidesi olarak geliştirilmişti. En çok kullanılan harfler klavyenin her sırasına dağıtılmış, çoğunluk oluşturan sağ elini kullanan insanlar, zayıf ellerini çok kullanmak zorunda kalmıştı. İlginçtir amaç, daktilo kullananları olabildiğince ağır yazmaya zorlamak, böylece daktilo makinesinin ömrünü uzatmaktı. Bilgisayarlar çıkıp da tuşların hızlı yazma nedeniyle bozulma sorunu ortadan kalktığı zaman bile, O. klavye yaygınlaştığından bu standart korundu.

Aslında O.klavye, İngilizceye de uygun değildir. Q. klavyenin daha iyi alternatifleri olabileceğini düşünenler çıkmıştı. Örneğin Washington State Üniversitesinden Prof. Dr. August Dvorak, 1932 yılında İngilizcede çok kullanılan harflerin klavyenin en kolay ulaşılabilir yeri olan orta sırasına toplandığı bir klavye dizilimi önerdi. Dvorak'ın araştırmalarına göre, sekreterlerin parmakları gündelik yazı işleri sırasında Q. klavyede 16 mil yol alırken Dvorak klavyesinde sadece 1 mil yol almaktadır. Ancak daktilo yazanların Q. klavyeye olan mevcut alışkanlıkları, üreticilerin itirazı ve piyasanın Q klavye tarafından çoktan istila edilmiş olmasına; 40 milyon daktilonun değiştirilme maliyeti de eklenince Dvorak'ın klavyesi yayılamadan kaybolup gitti.

F VE a KLAVYELERE YÖNELİK BİZDEN ELEŞTİRİLER

Q Klavyenin evrensel olduğu fikrine, yazar Yurtsan Atakan şu güzel cevabı veriyor: "Hıncal Uluç'un 'Q! savunusunda kullandığı temel argümanlardan biri de aynı yanılgıya dayanıyor. Dünyanın 'O1 klavye kullandığını söyleyen Hıncal Uluç'a göre, yurtdışına gittiğinizde deli danalar gibi 'F' klavye arayıp bulamazsınız; hâlbuki '(X klavye kullanıyorsanız sürü sebil klavye emrinize amadedir. O zaman 'F'yi atın, baştan 'Q! kullanın. Aynı mantıkla iyisi mi biz Türkçeyi toptan başımızdan atalım. Öyle değil mi ya, yurtdışına çıktığımızda derdimizi anlatacak Türkçe bilen biri arayıp bulamayacağımız, İngilizce bilseydik sürü sebil kişiyle iletişim kurabileceğimize göre Türkçeyi atalım, resmi dil olarak baştan İngilizceyi kabul edelim. Benim bu konuda eklemek istediğim bir husus şudur: F klavye kullananlar genellikle bakmadan yazabilir. Bu durumda sadece VVindovvs'ta klavyeyi 'F'ye çevirmek yeterli olur. Bu bizi dünyadan koparmaz, öyle olsaydı Latin alfabe kullanmayan ülkeler dünyadan kopmuş olurdu."

F KLAVYE ÖZGÜVEN, Q. KLAVYE TESLİMİYET SEMBOLÜDÜR

HP Türkiye Genel Müdürü Şahin Tulga, SAP Teknoloji Günleri 2003'te Amerika'da aldığı eğitim sürecinden bahsederek düşünme eyleminin daima ana dilde yapıldığını, bunun yaratıcılık ve özgüveni tetikleyeceğini, Türkçe için özel olarak geliştirilmiş 'F" klavyenin de bu ana çıkış noktası nedeniyle özellikle kullanılması gerektiğini savunmuştur.

Bilgisayar kullanımındaki verimsizliğin en büyük etkeni İhsan Yener'e göre Q. klavyedir:

"Türk dilinin özelliklerine göre on parmakla bakmadan klavye kullanma yöntemi için, çok verimli bir 'Standart Türk Klavyesi' 1955 yılından beri resmen var olduğu halde, İngiliz dili için 130 yıl önce (on parmak yönteminin bilinmediği çağda) belirlenen ve Türkçedeki binlerce sözcüğün yazılmasına olanak vermeyen "American Standard Code for Information Interch-ange (ASCII) klavye, dünya standardı zannedilmiştir. Türkçeye has 7 harfin, en kullanışsız yerlere bilinçsizce yerleştirilmesiyle oluşturulmuş klavyeyi de O. Türkçe standardı olarak kabullenen kullanıcıların bu hususta bilinçsiz oluşları, bilgisayar kullanımındaki verimsizliğin en büyük etkeni olmaktadır."

Şimdi, bilgisayarınızın başına geçtiğiniz zaman, eğer Q. klavye kullanıyorsanız, serçe parmağınız A harfine basarken her zorlandığında "bu benim klavyem değil" diye düşünün. Ne A olması gereken yerde, ne K, ne de S... Yalnızca L ve P, F klavyedeki yerlerinde. Zaten bu klavye, bizden değil. Önce bunu kabul etmek gerek...

Bizim için ciddi araştırmalar sonucu oluşturulmuş, sistematize edilmiş bir F klavye varken, Q. klavye, bizi bize ait bir değerden daha uzaklaştırıyor.*




*Bu araştırmada, Genel Ağ'daki "www. forum.donanimhaber.com" ile "www.şampiyon- kurslari.com.tr" sitelerinden ve Türk Dil Kurumu Dergisi, sayı: 683'teki Belgin Tezcan AKSU imzalı yazıdan yararlanılmıştır.( Araştırma: Ahmet Öztarhan, Dil ve Edebiyat Dergisi)

Kenan ilk yarışta birinci oldu

Kenan Sofuoğlu, 2009 Supersport Dünya Şampiyonası'nda 1. oldu
Dünya şampiyonu motosikletçi Kenan Sofuoğlu, yeni bir başarıya daha imza atarak 2009 Supersport Dünya Şampiyonası'nın Avustralya ayağında birinci oldu.

2007 Supersport Dünya Şampiyonu olan Kenan Sofuoğlu, Avusturalya'nın Philip Adası'nda gerçekleşen sıralama turunda birinci olurken, yarışta da ilk sırayı aldı.

HANNspree Ten Kate Honda takımında yer alan
Sofuoğlu, 33'42.156'lık derecesiyle birinciliği elde ederken, aynı takımdan
Andrew Pitt ise 33'42.216'lık derecesiyle ikinci oldu.
Stiggy Racing Honda takımından Anthony West ise 33'42.309'lık derecesiyle 3. sırada yer aldı.

Fil avı

Fil Avı

MATEMATİKÇİLER
Matematikçiler fil avlamak için Afrika'ya giderler; fil olmayan her şeyi dışarı atıp geri ne kalırsa, onu avlarlar.

DENEYİMLİ MATEMATİKÇİLER
Bir önceki adımdaki işlemi yapmadan önce, en az bir filin bulunduğunu ispat ederler.

MATEMATİK PROFESÖRLERİ
En az bir filin bulunduğunu ispat ederler; ve onun bulunup yakalanma işini yüksek lisans öğrencilerine ödev olarak verirler.

BİLGİSAYAR MÜHENDİSLERİ
1. Afrika'ya git.
2. Ümit Burnundan başla
3. Düzenli bir şekilde tüm kıtayı doğudan batıya tarayarak kuzeye doğru ilerle.
4. Her tarama adımında;

4a. Görülen tüm hayvanları yakala

4b. Her yakalanan hayvanı bilinen bir fille karşılaştır.

4c. Bulunca dur.



DENEYİMLİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLERİ
Yukarıdaki algoritmanın durmasını garantilemek için Kahire civarına önceden bir fil yerleştirirler.

ASSEMBLY DİLİ PROGRAMCILARI
Bu algoritmayı, ellerinin ve dizlerinin üzerinde emekleyerek izlemeyi tercih ederler.

DONANIM MÜHENDİSLERİ
Afrika'ya gidip, rengi gri olan hayvanları rastgele yakalamaya başlarlar. Ağırlığı, daha önceden bilinen bir filinkinden yüzde on beş fazla veya az bir hayvana rastlayınca dururlar.

EKONOMİSTLER
Bu meslek grubundakiler fil avlamazlar; ancak yeterli ücret ödendiği takdirde, fillerin kendi kendilerini avlayacağını düşünürler.

İSTATİSTİKÇİLER
Peş peşe N kez rastladıkları hayvana "FİL" adını verip, onu avlarlar.

MÜŞAVİRLER
Fil avlamazlar. Aslında hiç bir şey avlamazlar; Ama, fil avlamak isteyen insanlara saat ücreti karşılığında tavsiyede bulunurlar.

YÖNEYLEM ARAŞTIRMACILAR
Avcının şapkasının büyüklüğü ile kullanılan mermilerin renginin fil avlama stratejileri üzerindeki etkisini araştırırlar. Tek istedikleri, birilerinin kendilerine "fil" adı verilen nesneyi tanımlamasıdır.

POLİTİKACILAR
Fil avlamazlar; sadece sizin avladığınız fili kendi seçmenleriyle paylaşırlar.

AVUKATLAR
Fil avlamazlar. Sadece fil sürüsünü izleyerek, sürünün ardında bıraktığı gübrenin mülkiyetinin kime ait olduğunu tartışırlar.

ÜST DÜZEY YÖNETİCİLER
Geniş kapsamlı "fil avlama" stratejileri oluştururlar; ancak bu çalışmaları sırasında fillerin; tarla farelerine benzeyen, sadece sesleri biraz daha kalın olan yaratıklar olduğunu kabul ederler.

KALİTE KONTROL DENETÇİLERİ
Fillerle ilgilenmeyip, avcıların jipe eşyalarını yüklerken yaptıkları hatalarla uğraşırlar.

SATIŞ TEMSİLCİLERİ
Fil avlamazlar. Tüm zamanlarını yakalamadıkları filleri satmaya çalışarak ve sezon açılmadan 2 gün önce malı teslim edeceklerini iddia ederek geçirirler..

BİLGİSAYAR YAZILIMI SATICILARI
Yakaladıkları ilk hayvanı sevk edip, "fil" faturası keserler.

BİLGİSAYAR DONANIMI SATICILARI
Tavşan yakalayıp; bunları griye boyayıp "Masa Üstü Fil" diye satarlar.