"Nurettin Topçu" kimdir ?"
Bu soruyu bugün yurdumuzun herhangi bir köşesindeki herhangi bir edebiyat fakkültesine gidip sorarsanız, muhtemelen yeni nesilden hiçbir cevap alamazsınız...Kenan Evren'i bile tanımayan sefil genç arkadaşlarımızın olduğu memleketimiz'de aslında Nurettin Topçu'nun tanınmamasına pek o kadar da şaşmamak gerekir... İşin üzücü yanı bu soruyu belki de Edebiyat Fakülteleri'nin Sosyoloji ve Felsefe bölümlerinde okuyan ,yani konuya muhattap gençler bile cevaplayamayacaktır..
Nurettin Topçu , 1928'de Atatürk'ün MEB'ye verdiği direktifle , en başarılı öğrenciler arasına girerek Fransa'ya gitmeye hak kazanan bir felsefe'ci, sosyal bilimci, düşünce adamı ve filozoftu...
Burada Bordeux Lisesi'ne kaydoldu...Strasbourg'da üniversite eğitimini gördü.Daha sonra Paris'e gitti ve ünlü fransız üniversitesi Sorbonne'da çalışmalarında devam etti...
Nurettin Topçu , Sorbonne'da doktora yapan ilk Türk bilim adamıydı..
Felsefe'de daha çok "ahlak" konusu üzerine çalıştı...Ünlü filozof Bergson'la ilgilendi ve onun "Hareket Felsefesi" görüşüyle tanıştı ve bundan oldukça etkilendi...Kendi görüşlerini de "Hareket Felsefesi" temelleri üzerine oturttu...
Hareket Felsefesi'nin temellerini atan Bergson'un ise etkilendiği isim , sezgicilik fikrinin temsilcisi "İmam Gazali" idi...
Nurettin Topçu soğuk savaş'ın ve sağ-sol ayrımlarının zirvede olduğu bir dönemde bile bilimden uzaklaşmadı..Doğru ne ise onu söyledi...İnanmış, müslüman bir blim adamı olmasına rağmen o dönem içinde bulunduğu İslamcı çevreye en ağır eleştirileri yapmaktan çekinmedi..
Çünkü Nurettin Topçu , İslam'ın felsefesiz olamayacağını düşünenlerdendi..Ve düşünmekten korkmazdı....İslamcı çevre arasında tutunamayınca milliyetçi çevrelerle ilişkiye girdi...Ancak burada da fikirlerinin "sosyalist" esintiler taşıdığı suçlamasına maruz kalarak dışlandı....Tüm bunlara rağmen ve Sorbonne'da doktora yapan ilk türk olmasına rağmen kimse bilime düşünceye bakmıyor, ve düşünen insanları toplumumuz yine her zaman olduğu gibi dışlıyordu...
Nurettin Topçu'ya da öyle oldu...! Ona "düşünmeyi sevmeyen çevreler" sol görüş içerisinde de yer vermediler.... Durum böyle olunca Topçu kendi matbaa'sını kurdu ve kendi dergisini çıkardı...
Ne acı ki bu değerli bilim adamına hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Üniversitesi kadro vermiyor, onun bilim yapma hakkını da elinden alıyorlardı...
İzmir Atatürk Lisesi, Galatasaray Lisesi, Haydarpaşa Lisesi gibi liselerde felsefe öğretmenliği yaptı....İstanbul Üniversitesi kendisine hakkı olduğu halde kadro vermedi.
Hakkında daha ayrıntılı bilgi ve meraklısı için ;
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=8912174&yazarid=218
edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Koşmak İstiyorum
Koşmak istiyorum,
Amaçsızca koşmak…
Vurmak istiyorum toprağa, çıplak ayaklarımla.
Dövmek istiyorum toprağı, günahsız yere…
Ayaklarımla döverek gezmek istiyorum tüm Ege kıyısını.
Yarmak istiyorum toprağı;
İçine gireyim, sonsuza kadar orada kalayım diye…
Uyumak istiyorum, sonsuza kadar;
Belki rüyalarda buluşuruz…
Hafiflemek istiyorum,
Hafifleyerek uçmak…
Atmosfere karışmak…
Al beni koynuna Ege denizi;
Nice sevdalara şahit oldun sen;
Hiçbiri diğerine benzemez bilirim.
Her biri ayrı bir roman.
Anlat hepsini bana.
İmrenerek dinleyeceğim seni.
Offff…
Dudaklarımı ısırmak istiyorum;
Isırarak parçalamak…
Koşmak istiyorum;
Koşarak uzaklaşmak…
Beynimi tırmalayan bu müzik sesinden kaçmak…
Atmak tüm sıkıntıları…
Kurtulmak tüm dertlerden…
Uzaklaşmak istiyorum şehrin ışıklarından…
Karanlıklara gitmek istiyorum…
Dark is the sunlight…..
Beynimi yordun dünya…
Oooffff, offf…
Hangi teşkilatın elemanısın?
Hangi lobilerin tercümanısın?
Hangi çarkın dişlisisin söyle?
Offff… Allahım…
Şu kirli dünyanın temiz bıraktığı bir güzellik yok mu?
Her şey bu kadar kötü olamaz…
Tüm pisliklerin yörüngemden çıkması için ne yapmalıyım…?
Vazgeçtim sosyolojiden…
Gözlerden anladığımı sanmıştım…
Yanılmışım…
Hiçbir şey anlaşılmazmış gözlerden…
Yalanı da bilirmiş gözler…
İnsan sarrafı olmam için 40 fırın ekmek yemem lazımmış daha…
Karnım acıkmadı henüz…
Şimdilik 1 dilim yeter…
Ooofffff, offf…
Hangi cümleler anlatır beni?
Hangi mısralar özetler derdimi?
Hangi şarkı açıklar şu anki ruh halimi?
Hangi kelime kombinasyonunda bulurum kendimi?
Ooofff, offff…
Hangi sözler tatmin edecek ruhumu şimdi?
Shopenheur’un tesellisi yetecek mi bana?
Tamam vazgeçtim her şeyden, artık hayallerim yetecek bana…
--------------------------------------
Sürat yapıyorum bisikletle…
Bahar rüzgarı yüzümü yalıyor…
Dilimde bir şarkı: “Alamam seni çapkın Ayşe”…
“Gençliğime doyamadım,
15’imi bulamadım,
Daha sünnet olamadım,
Alamam seni çapkın Ayşe” (Beyaz Kelebekler Grubu – Çapkın Ayşe) (Minik Ercü)
NOT: Bazı zamanlar nihilist duygularım coşuyor, işte o zamanlardan birinde yazdım bu yazıyı…
Amaçsızca koşmak…
Vurmak istiyorum toprağa, çıplak ayaklarımla.
Dövmek istiyorum toprağı, günahsız yere…
Ayaklarımla döverek gezmek istiyorum tüm Ege kıyısını.
Yarmak istiyorum toprağı;
İçine gireyim, sonsuza kadar orada kalayım diye…
Uyumak istiyorum, sonsuza kadar;
Belki rüyalarda buluşuruz…
Hafiflemek istiyorum,
Hafifleyerek uçmak…
Atmosfere karışmak…
Al beni koynuna Ege denizi;
Nice sevdalara şahit oldun sen;
Hiçbiri diğerine benzemez bilirim.
Her biri ayrı bir roman.
Anlat hepsini bana.
İmrenerek dinleyeceğim seni.
Offff…
Dudaklarımı ısırmak istiyorum;
Isırarak parçalamak…
Koşmak istiyorum;
Koşarak uzaklaşmak…
Beynimi tırmalayan bu müzik sesinden kaçmak…
Atmak tüm sıkıntıları…
Kurtulmak tüm dertlerden…
Uzaklaşmak istiyorum şehrin ışıklarından…
Karanlıklara gitmek istiyorum…
Dark is the sunlight…..
Beynimi yordun dünya…
Oooffff, offf…
Hangi teşkilatın elemanısın?
Hangi lobilerin tercümanısın?
Hangi çarkın dişlisisin söyle?
Offff… Allahım…
Şu kirli dünyanın temiz bıraktığı bir güzellik yok mu?
Her şey bu kadar kötü olamaz…
Tüm pisliklerin yörüngemden çıkması için ne yapmalıyım…?
Vazgeçtim sosyolojiden…
Gözlerden anladığımı sanmıştım…
Yanılmışım…
Hiçbir şey anlaşılmazmış gözlerden…
Yalanı da bilirmiş gözler…
İnsan sarrafı olmam için 40 fırın ekmek yemem lazımmış daha…
Karnım acıkmadı henüz…
Şimdilik 1 dilim yeter…
Ooofffff, offf…
Hangi cümleler anlatır beni?
Hangi mısralar özetler derdimi?
Hangi şarkı açıklar şu anki ruh halimi?
Hangi kelime kombinasyonunda bulurum kendimi?
Ooofff, offff…
Hangi sözler tatmin edecek ruhumu şimdi?
Shopenheur’un tesellisi yetecek mi bana?
Tamam vazgeçtim her şeyden, artık hayallerim yetecek bana…
--------------------------------------
Sürat yapıyorum bisikletle…
Bahar rüzgarı yüzümü yalıyor…
Dilimde bir şarkı: “Alamam seni çapkın Ayşe”…
“Gençliğime doyamadım,
15’imi bulamadım,
Daha sünnet olamadım,
Alamam seni çapkın Ayşe” (Beyaz Kelebekler Grubu – Çapkın Ayşe) (Minik Ercü)
NOT: Bazı zamanlar nihilist duygularım coşuyor, işte o zamanlardan birinde yazdım bu yazıyı…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)