evet filmi az önce izledim.... zaten özellikle son günlerde - aslında her zaman olduğu gibi- ölüm konusuna oldukça taktığım yetmezmiş gibi bir de bu karmaşık filmi izledim ve deyimi yerindeyse tam süper oldu... (kafam çok iyi oldu hacı)
ünlü amerikalı yazar francis scott key fitzgerald'ın eserinden esinleme olan senaryo muhteşem...yönetmen deseniz zaten o meşhur "fight club" ' ımızın deha yönetmeni david fincher..! ( akan sular durur)
başrol desen renkli mi renkli gözlü , kaslı mı kaslı vücutlu (bana ne oluyorsa artık), cici mi cici Brad Pitt... neyse ki brad pitt sadece kaşıyla gözüyle değil oyunculuğuyla da konuşturmuş, aferin.
film hepimizin hayatında zaman zaman kafasına taktığı ölüm, doğum ,yaşam, yaşlılık, gençlik kader yani bizzat hayat'ın kendisini ele almış...filmin uzun olması bazı bünyeleri yer yer bayabilir ama özünde bana kalırsa kusursuz bir film, kusursuz bir senaryo ve olaylar örgüsü.... hea işin ayrıntılarına inmeyeceğim o kadar uzman değilim.. (ayrıca çekebiliyosanız siz çekin kardeşim adamlar ne güzel film yapmışlar)
takdir ettiğim bi yapım olmuş hah şöyle adam gibi filmler çekin...hollywood artık sanki yoluna giriyor mu ne diye ufak da olsa düşünüyorum artık
( rambo 4 'lerden sonra :D )
neyse bu muhteşem filmimizi izledikten sonra bi internete de bakayım dedim neler çizilmiş diye...bloglar, sözlükler'de olay yaratmış film..tabi yine çok bilmiş bazı sözlüklerimizde beğenmeyenler de çıkmış haa o da olacaktır neyse görmezden gelin..
yalnız blogların birinde filmin can yücel'in bir şiirinden esinlenme olup olmayacağı ile ilgili bir yazı dikkatimi çekti.ve şiiri okuyunca hak verdim..evet sanki aynı filmi özetliyor...ama senaryonun fitzgerald'ın bir eserinden esinlenme olduğunu hatırlayınca belki de tam tersi de olabilir diyorum.. belki de can baba fitzgerald'dan etkilendi kimbilir, ya da tam tersi... neyse ne önemi var...yazımı film kadar güzel söz konusu şiirle bitiriyorum (ama filmi daha güzel :D )
Yasamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir.
Şüphesiz ki yaşamı tersten yasamak Daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı? Cami'de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içersinde,
Herkes karşınızda saf durmuş, iyiliginize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmis vaziyette. Tabuttan dogruluyorsunuz, yasli, olgun ve agirbasli olarak.
Herkes etrafinizda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazir.
Arabaniza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Dogar dogmaz devlet size maas bagliyor, aylik veya üç ayda bir maasinizi aliyorsunuz.
Ne güzel, hazir maas, hazir ev...
Altmisli yaslara kadar hersey garanti, huzur içinde yasiyorsunuz.
Sagliginiz gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Birgün çalismak istiyorsunuz ve ise ilk basladiginiz gün size hosgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altin kol saati veriyor patronunuz..
ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan, tecrübeli bir insan olarak ise basliyorsunuz.
Herkes karsinizda elpençe divan... Vücudunuzda da bazi hosa giden hareketler de basliyor.
Gittikçe zayifliyor forma giriyorsunuz.
Diger hormonal aktiviteler artiyor, fevkalade.....
Aman ne güzel günler basliyor... Derken birgün patron size artik Üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor. bu arada Babaniz ortaya çikmis, "fazla çalistin" diyor. "artik eve dön, isi birak, okumaya basla, harçiligin benden olsun..." Keyfe bakar misiniz ?
Okudugunuz dersler gittikçe kolaylasiyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem basliyor.
Partiler, Diskotekler,Kizlarin sayisi artiyor. Derken Anne ve Babaniz sizi götürüp getirmeye basliyor, araba kullanma derdi de yok artik...
Günün birinde sizi okuldan da aliyorlar, "evde otur, keyfine bak, oyuncaklarinla oyna" diyorlar... Mamaniz agziniza veriliyor, zaman zaman altinizi bile temizliyorlar, hatta bu durum aliskanli yaratiyor ve hiç tuvalet kullanmamaya basliyorsunuz.
Derken Anneniz birgün size süt verme kararini aliyor ve baska bir keyifli dönem basliyor.
Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazir.
Bir gün karanlik ilik ve sicak bir ortama giriyorsunuz.
Beslenmek için agzinizi açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sicacik, yumusacik, gürültü ve patirtisiz bir ortamda yasiyorsunuz.
Kuculuyor, kuculuyor, ufacik bir hücre halini aliyorsunuz. Ve günün birinde müthis keyifli bir orgazm ile hayatiniz son buluyor.
(oehhh uzunmuş) :D
yaşamı tersten yaşamak; mustafa filmiyle dikkatleri üzerine daha yogun bir şekile çeken can dündar!a aittir.
YanıtlaSilinternette çoğu yerde böyle yazıyor...ben de bilmiyorum haklısındır belki.
YanıtlaSilcan yücel can dündar ikisi de can işte :D güzel yazmış adam.
YanıtlaSilolmaz çok fark var :d
YanıtlaSilbence çok güzel bir hayat ben walla böle bir hayatı yaşamak isterdim doğrusu ama bunun böle bir yaşam olmıyacağını herkez biliio ama neyse ama yinede hayali bile güzel xD
YanıtlaSil