Bir Dünya Hayal Edin...


Bir dünya hayal edin... İçinde savaşların olmadığı, paranın olmadığı, sınıf farkının olmadığı, çıkar ilişkilerinin olmadığı, suçların işlenmediği, kimsenin kimseye karışmadığı, komşunun tavuğunun komşuya kaz olarak görünmediği... Hayal edin sadece, zor değil... Hayal etmek... Ne büyük nimet... Ne güzel bir şey... Sadece hayal edin, hayallerinize sınır koymayın... Bir dünya hayal edin, sadece hobilerinizi gerçekleştirebildiğiniz, çocuklarınıza istediğiniz kadar vakit ayırabildiğiniz... Bir dünya hayal edin; çalışmak, birilerine yalakalık yapmak, birilerine hizmet etmek zorunda olmadığınız bir dünya... Patronların, para babalarının, adaletsiz adaletin olmadığı bir dünya düşleyin... Paranın olmadığı, paraya dayalı her şeyin ücretsiz olduğu bir dünya düşleyin... Ne için para veriyoruz? Ne için paraya ihtiyaç duyuyoruz? Maslow'un ihtiyaç piramidini düşleyin ve acı gerçekle yüzleşin: tüm ihtiyaçlar için gereken şey: PARA... Peki dünya bu kadar kötü bir yer mi? Dünyadaki nimetler herkese yetmez mi? Niçin birbirimize giriyoruz? Neyi paylaşamıyoruz? Afrikada doğan bir çocuğun suçu ne? Ailemizi seçemiyoruz ama hepimiz aynı dünya üzerine geliyoruz... Bu dünyadaki nimetler bu dünyaya gelen herkesin hakkı. Sadece hayal edin, paranız olmadığı için bir konsere gidemediniz mi? Sevdiğiniz sanatçıyı canlı göremediniz mi? Vizyondaki bir filme paranız olmadığı için kız arkadaşınızı götüremediniz mi? Tekrar hayal edin... Paranın olmadığı bir dünyayı... Zor değil sadece hayal edin... Teknolojinin ayağınızın altında olduğunu, dünyanın sizin için döndüğünü hayal edin... Tüm makinaların size hizmet ettiği, ihtiyaçlarınızı ürettiği bir dünya... Enerjiye para vermediğiniz bir ev hayal edin, elektriğini kendi üreten rüzgar güllerinizin olduğu, kendi kendine yeten bir eviniz olduğunu hayal edin... Paraya ihtiyacınızın olmadığı bir dünya... Düşünürleri hayal edin, neler düşündüklerini anladığınızı hayal edin... Mevlanayı düşünün... Sefalet içinde olan ressamları düşünün... Paraya değer vermediği için "deli" damgası yiyen filozofları düşünün... Diyojeni düşünün... Diyojen sana bi'şey diyejem :P Kızılderilileri düşünün... Atasözlerini düşünün: Son balık öldüğünde son nehir kuruduğunda son ağaç kesildiğinde beyaz adam parayı yiyemeyeceğini anlayacak... Bu az ve öz bir grup insan acaba gerçeği gören azınlık olabilir mi? Mevlana kitapları okuyan, Ankara'da ikamet eden karı koca tüm parasını bir taksiye bırakıp gittiğinde annesi-kaynanası tarafından "çok okudular, delirdiler" diye etiketlenmişti haberlerde, bu haberi düşünün... Sonra tekrar dönüp kendi hayatınızı düşünün... Her sabah kalkıp koşturmacanın içine girdiğinizi, eve bir tas yemek götürebilmek için yaşadıklarınızı düşünün... Sistemi düşünün... Evet belki okulda sorgulamayı öğretmediler ancak bu bizim doğamızda var, doğanızı kaybetmeyin... Sorgulayın ve düşleyin... Sınırlarınızı aşmaya çalışın... Kime hizmet ediyoruz? Bizi kimler yönetiyor? Modern kölelik sistemi var sanki... Zevk aldığımız işlerden çok birilerine hizmet ettiğimiz işleri yapmıyor muyuz? Başarılı insanları düşünün... Başarılı yazılımcıları mesela... Çoğu başarılı insan şunu diyecektir ki ben de kesinlikle katılıyorum: İşimi severek yapıyorum, sevdiğim bir iş. Evet böyle bir dünya düşleyin, işinizi severek yaptığınız bir dünya değil, sevdiğiniz işi yaptığınız bir dünya düşleyin. Sadece sevdiğiniz şeyleri yaptığınızı hayal edin. Şuanda memnun olmadan yaptığınız şeyleri sevdiğinizi hayal ederseniz bu iyi bir hayal olmaz zaten. Sevmediğin birini sevdiğini hayal etmek kadar kötü bir hayal... Umarım demek istediklerimi anlatabilmişimdir... Sadece hayal edin, bu dünyadan farklı bir dünya düşleyin... Böyle bir dünya mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder